
Ukrayna’da devam eden savaş, sadece bu ülkenin değil bütün Avrupa’nın güvenliğini doğrudan etkileyen bir mesele haline gelmiştir. Savaşın uzaması, Batı ülkelerini Ukrayna’ya nasıl daha güçlü bir destek verebilecekleri konusunda yeni arayışlara yöneltmektedir. Bu arayışların sonucunda ortaya çıkan farklı öneriler, Avrupa’nın güvenlik konusunda ortak karar almakta ne kadar zorlandığını da göstermektedir. Özellikle son aylarda gündeme gelen bazı planlar, Avrupa’nın Ukrayna’daki savaşa daha fazla dahil olup olmayacağı konusunda ciddi tartışmalar yaratmıştır.
Bu tartışmaların merkezinde, Fransa ve İngiltere’nin öncülük ettiği bir girişim öne çıkmaktadır. On bin civarında askerî personelin Ukrayna’ya gönderilebileceği yönündeki haberler, savaşın gidişatını değiştirebilecek potansiyele sahiptir. Böyle bir adım atılması durumunda bu askerlerin doğrudan cepheye mi yoksa lojistik ve eğitim desteğine mi katılacağı net değildir, ancak Rusya bu olasılığı açıkça bir tehdit olarak görmektedir. Moskova yönetimi, Ukrayna’ya herhangi bir yabancı askerî güç gönderilmesini kendi güvenliğine yönelik bir hamle sayacağını duyurmuştur. Bu yüzden konu sadece Ukrayna’nın geleceği açısından değil, Rusya ile Batı arasındaki gerginliğin daha da artması bakımından da önem taşımaktadır.
Avrupa ülkeleri bu noktada büyük bir ikilemle karşı karşıyadır. Bir tarafta Ukrayna’nın ayakta kalabilmesi için askerî desteğin artırılması gerektiğini ve her ülkeden belirli sayıda askerin Ukrayna topraklarına konuşlandırılması gerektiğini düşünenler var. Onlara göre eğer Batı bu konuda çekingen davranırsa, Rusya’nın ilerlemesi sadece Ukrayna’yı değil bütün Avrupa’yı tehdit edebilir. Diğer tarafta ise doğrudan asker göndermenin çok tehlikeli olacağını düşünenler bulunmaktadır. Çünkü böyle bir adım, Rusya ile doğrudan çatışmayı ve hatta NATO topraklarının da hedef haline gelmesini beraberinde getirebilir. Nitekim Polonya ve İtalya, asker gönderme fikrine açıkça karşı çıkarak bu konuda isteksiz olduklarını dile getirmiştir. Bu durum Avrupa ülkeleri arasında fikir ayrılıklarını gün yüzüne çıkarmış, Ukrayna’ya nasıl destek olunacağı konusunda tam bir birlik sağlanamadığını göstermiştir. Dolayısıyla Avrupa, Ukrayna meselesinde hem dayanışma göstermeye hem de içerdeki farklı yaklaşımları dengelemeye çalışmaktadır.
Tam da bu noktada “Gönüllüler Koalisyonu” gündeme gelmiştir. Ukrayna’ya farklı ülkelerden gönüllülerin katılmasıyla oluşan bu yapı, savaşın başından beri sahada belirli bir rol oynamaktadır. Koalisyon, devletlerin resmi askerî güçlerinden bağımsız olsa da Ukrayna’ya verilen desteğin sembolü haline gelmiştir. Gönüllülerin varlığı Ukrayna için moral kaynağı olurken, Moskova açısından Batı’nın dolaylı müdahalesi gibi algılanmaktadır. Bunun yanı sıra, bu gönüllü birliklerin finansmanı ve koordinasyonu gibi sorunları da vardır. Bazı ülkeler bu nedenle gönüllü hareketlere mesafeli yaklaşırken, bazıları ise bunların Ukrayna direncini artırdığını savunmaktadır. Böylece Gönüllüler Koalisyonu, bir yandan Ukrayna’ya katkı sağlarken diğer yandan yeni tartışmaları beraberinde getirmektedir.
Gönüllüler Koalisyonu’nun önemini artıran bir başka gelişme ise Türkiye’nin bu sürece dahil olmasıdır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın koalisyonun toplantısına katılması, Ankara’nın Rusya-Ukrayna meselesinde daha aktif bir rol oynamak istediğini göstermektedir. Türkiye uzun süredir hem NATO üyesi olarak Batı ile yakın ilişkilerini sürdürmekte hem de Rusya ile ekonomik ve enerji alanında iş birliği yapmaktadır. Bu denge politikası Ankara’ya esneklik sağlamış ve taraflar arasında arabulucu olabilmesine imkân tanımıştır. Türkiye’nin Gönüllüler Koalisyonu toplantısına katılımı, Türkiye-Avrupa Birliği ile ilişkileri açısından yeni bir mesaj niteliği taşımaktadır.
Türkiye-AB ilişkileri yıllardır sürmekte, ancak zaman zaman siyasi ve diplomatik sorunlar nedeniyle sekteye uğramaktadır. Özellikle AB, Türkiye’nin demokrasi standartlarından uzaklaştığını düşündüğü dönemlerde ilişkileri yavaşlatmış ve üyelik sürecinde ilerleme sağlanamamıştır. Bununla birlikte Türkiye’nin son dönemde Rusya-Ukrayna savaşında sergilediği tavır, ilişkilerde yeni bir sayfa açabilecek niteliktedir. İstanbul’un müzakere süreçlerine ev sahipliği yapması ve Türkiye’nin taraflar arasında denge kurmaya çalışan bir profil sergilemesi, AB tarafından dikkatle izlenmiştir. Gönüllüler Koalisyonu toplantısına katılım da bu çerçevede Ankara’nın Avrupa güvenlik mimarisine daha yakın durabileceğinin işareti olarak görülmektedir. Ukrayna meselesinde Türkiye’nin aktif rol üstlenmesi, hem Batı’ya güvenilir bir ortak olduğunu gösterme hem de bölgesel etkinliğini artırma açısından bir şanstır. Eğer bu süreç kalıcı hale gelir ve AB tarafından karşılık bulursa, ilişkiler gelecekte daha olumlu bir zemine oturabilir.
Bütün bu gelişmeler aslında Avrupa güvenliğinin bugün ne kadar karmaşık bir noktada olduğunu ortaya koymaktadır. Fransa ve İngiltere’nin asker göndermeyi gündeme getirmesi, Rusya ile ilişkileri daha da germe potansiyeli taşırken; Polonya ve İtalya’nın buna karşı çıkması Avrupa içindeki farklı bakış açılarını da göstermektedir. Gönüllüler Koalisyonu ise daha esnek ama bir o kadar da tartışmalı bir çözüm yolunu temsil etmektedir. Türkiye’nin bu koalisyona katılımı hem Batı ittifakı içinde hem de AB ile ilişkilerinde yeni bir diyalog kapısı açabilir. Bu da Avrupa güvenliği konusunda Türkiye’nin oynayabileceği rolün küçümsenmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak Ukrayna meselesi sadece bir savaş olmaktan çıkmış, Avrupa’nın güvenlik kimliğini, Batı ittifakının bütünlüğünü ve Türkiye’nin dış politika tercihlerini sınayan bir mesele haline gelmiştir. Avrupa, Ukrayna’ya daha fazla destek verip vermeme konusunda büyük bir sınavdan geçmektedir. Türkiye ise Gönüllüler Koalisyonu toplantısına katılarak bu sürecin bir parçası olmuş ve AB’ye yakınlaşma ihtimalini artırmıştır. Bundan sonrası hem Avrupa’nın birlik içinde nasıl hareket edeceğine hem de Türkiye’nin denge siyasetini ne kadar sürdürebileceğine bağlıdır. Eğer doğru adımlar atılırsa Ukrayna krizi, Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler adına yeni bir başlangıcın da kapısını aralayabilir.
